Bu yaziyi aci ve öfkeyle yaziyorum. Sözcüklerim birer birer yazılırken satırlara, duygularimi engelleyemiyorum. İçimdekileri satırlara tüm çıplaklıyla yazmak istiyorum, haykırmayı değil, çünkü haykırışlarımı duyamayanlarla dolu etrafım...
Nefretimi yazmak istiyorum, çünkü sevincimi, gülmemi, dolu dolu sevmemi , çıkarsızca dostluk arayan gönlümü çok gören bu baskıcı Sisteme kin doluyum. Üstelik bu baskıcı Sisteme boyun eğmeyi kabul ettiğim için, susmayı eğlediğim için, kendime olan öfke daha da fazla.
Acımı yazmak istiyorum, çünkü hayata optimist olmamı, kuşkusuzca ve coşkuyla gözlerimin etrafa bakmasını çok gören, kalpleri elleri kadar küçük olanlara nefret doluyum!
Hak etmeyene İnsan sıfatını yakıştırdığım için, ayni havayı soluduğum için kendime olan öfkem daha da fazlalaşıyor her geçen gün...
Korkaklığımı yazmak istiyorum, çünkü etrafımdaki hainlere, yalancılara, kem gözlülere karşı gelemediğim için, maskelerini indiremediğim için, onlarla savaşacak gücü yitirdiğim için, utanıyorum aynalara bakmaktan...Ve de kendime yuh diyorum.
Buradaki kimi insanlar beni tanıdılar, her birine kendime olan güvenimden, sevgimden, inancımdan birer parça gösterdim onlar ise birer parça alıp götürdüler... Ben onlara ışığımı, çocuksu gülüşümü, içten sevecenliğimi, yitik ülkemin güzel hikayelerini, sonsuz umutlarımı uzattım cömertçe, ellerim hiç titremeden... Onlarla dostluğumu çıkarları uğruna hep kullanmak, ezip geçmek, bir anda silmek istediler, beni en çıplak en savunmasız yanımdan hedefleyip yaraladılar.
Sevdamı yazmak istiyorum, çünkü içim öyle sevgi dolu ki, munzur gibi dolup taşıyor yüreğimden, gözlerime kadar yansıyor pırıltısı... Sev diyor, say diyor, ne olursa olsun inan diyor! Sen sevdikçe kalpleri elleri kadar küçük olanların, sayısı azalacak diyor sevdam...
Ve bu Munzur gibi oluk oluk akan sevdamı paylaşmak istiyorum, kalpleri ellerinden daha büyük olanlarla! Ey Toprak , ey Gökyüzü, ey Yıldızlar, yardımcı olun, ellerimi birleştirebilecek, benim gibi dil, din, irk, soy, cins ayırt etmeden insana değer verebilen karakterlerle yasayabileyim! El ele verip haykırışlarımızı Dünyanın her yerine duyuralım...
Dostluğumu yazmak istiyorum, her taşa her toprağa ağaçların dallarına, tüm gökyüzüne...yazdıkça çevreme ışık saçmak, dünyamı aydınlatmak, mum ışıkları gibi olan sevinçlerimi, newroz`un ateşine benzetmek istiyorum! Ve o newroz ateş`inin üzerinde değer verdiklerimle el ele atlayacağım günleri hayal ederek umudumu yitirmeden bekliyorum..
Nefretimi , acım`ı, korkumu, sevdam`ı, dostluğumu bu satırlara yazarken haykırışım`ı duyan olur mu diye baktığımda etrafıma, aklıma Adnan Yücel`in bir dizesi geldi:
Zaman uykusuz, öfke dökülüyor ağaçlar dan. Yürekler yapraklarda coşkusuz. Hiç böyle düşünmemiştim insanları, böyle tek boyutlu, böyle soğuk ve arzusuz!
Ku te gırt bermede ku te berda bı dû nekeve.
leyla teyze